15 Ağustos 2010 Pazar

MEMDUH EKİCİ

Bu hafta size; yaşadığı coğrafyayı fotoğraflarıyla bize taşıyan, kapısı her daim gönül dostlarına açık ve gönlü zengin ustamız - hocamız MEMDUH EKİCİ 'yi (mekici) tanıtacağım.

Söze onun her zaman bizlere bir düstur olarak söylediği; "fotoğrafçı yaşadığı coğrafyaya borçludur ve bu borcu ödemekle yükümlüdür.Kaybolan ve kaybolmaya yüz tutan tarihi ve kültürel değerlerine sahip çıkmalı ve koruyup kollamalıdır" sözleriyle başlamak istiyorum.Bu sözlerini sadece söylemekle kalmayıp aynı zamanda birebir uygulamakta.
Yaşadığı toprağın, yani Konya'nın ovalarında özgürce yelelerini savuran atları, ovadaki su birikintilerinden su içen koyun sürülerini saatlerce izleyip onların en güzel pozlarını yakalamaya çalışıyor.
Türkiye'nin nazar boncuğu Meke Gölü'nü dört mevsim fotoğraflayarak kimi zaman enfes gün batımlarını, kimi zaman da sıcaklardan buharlaşınca can çekişen halini gözler önüne seriyor.


Konya ovasında gün batımı bir başka güzel olur.Ovada yaşayan her canlı varlık gün batımı saatinde enfes silüet görüntüleri oluşturur.Tıpkı yandaki fotoğraf gibi.


 
Paylaşmayı istediğim bir dolu güzel fotoğrafı var ama burada hepsini paylaşmam mümkün değil.
Bir zahmet alttaki linkleri tıklayarak hem onu daha yakından tanıyabilir hem de diğer fotoğraflarına ulaşabilirsiniz.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

KURU MEYVELİ KEK


::Malzemeler::
4 adet yumurta
7 kahve fincanı şeker
1 su bardağı süt
1 kahve fincanı sıvıyağ
8 kahve fincanı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 avuç dövülmüş ceviz
1 avuç kiraz kurusu
::Yapılışı::
1:: Yumurtaları çırpıyoruz,
2:: Yumurtaya şekeri ilave edip öyle çırpıyoruz.
3:: Sonra sırasıyla sütü ve sıvıyağı ekliyoruz.
4:: Önceden birlikte elediğimiz un,
Vanilya ve kabartma tozunu ilave ediyoruz.
Hazırladığımız kek harcına ceviz ve kiraz kurusunu da katıp karıştırarak büyük boy borcama döküyoruz.
Piştikten sonra da üzerini istediğimiz gibi süsleyip servis yapıyoruz.
Siz bu yazıyı okurken fotoğrafta görmüş olduğunuz süslenmiş kek dilimini ben çoktan afiyetle yemiş olacağım :)

8 Ağustos 2010 Pazar

ERGÜN KARADAĞ

Bu Pazar ki misafirim fotoğraf dostum sevgili Ergün Karadağ.Aslında siz onu,  benim tembellik yapıp ta ondan yardım istediğim zaman imdadıma koştuğu "İSYANIIMMM VAAAAARRRRRRRR"  ve "ÇOCUK OL(ama)MAK..." adlı yazı ve fotoğraflarından tanıyorsunuz.Ama ben yine de sizlerin onu ve diğer fotoğraflarını daha yakından tanımanızı istiyorum.Genelde siyah-beyaz fotoğrafı ve 10-20 mm. geniş açı objektif kullanmayı çok sever.Kendisi doktor olduğu için muayeneye gelen maden işçilerini çalıştıkları ortamda fotoğraflamış ve onların çalışma şartlarını göz önüne seren bir albüm oluşturmuştur.Altta görecek olduğunuz iki fotoğraf maden işçilerinin çay ve yemek molasında çekilmiş.
 
Gerek gezi amaçlı gerekse mesleği dolayısıyla gittiği yurtdışı seyahatlerinde boş durmaz,  fırsat buldukça bol bol fotoğraf çeker.Uzakdoğu gezisinden dönüşte bizi yanda gördüğünüz muzip fotoğrafla selamlamıştı :)





Soldaki fotoğrafı ise National Geographic Uluslararası Fotoğraf Yarışması Türkiye elemesinde Gezi-Kültür dalında üçüncü seçildi.
Kendisini buradan tekrar kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum.

Diğer fotoğraflarını görmek isterseniz alttaki linklere tıklayınız lütfen :)

6 Ağustos 2010 Cuma

DALYA

Blogspota geçtiğimden bu yana iki buçuk yıl oldu ve ben bu zaman zarfında pek çok şey paylaştım sizinle.
Her türden konuyu burada okudunuz.Kendi çektiğim ya da arkadaşların çektiği fotoğrafları sizlerle paylaştım.
Bugünkü yazımla dalya dedi blogum.İstedim ki bu yazıda kendimden bahsedeyim.Yani yaz günlerimi nasıl geçirdiğimi hem yazıyla hem de fotoğraflarla paylaşacağım.
-------------------------------------------------------------------------
Bildiğiniz gibi Temmuz başından beri Antalya'nın aşırı nemli sıcakları fena bastırdı.Sıcaklarla nasıl başedilir? Elbetteki haftada bir ya da iki kere denize girmekle :)

Tabii ki tek başıma gitmedim denize.Arkadaşlarımla birlikte deniz keyfi yaptık.Hepimizde az biraz kilolu olunca tabir yerindeyse denizi taşırdık ama çok da eğlendik.
Piknik yapar gibi götürdüğümüz yiyecekleri - meyveleri denizden çıkınca (ihtiyacımız varmış gibi) yedik içtik.Eve dönerken de bütün çöpümüzü toplayıp çöp kutusuna attık.
-------------------------------------------------------------------------
Gündüzleri denize girdiğim sahillerde geceleri de büyük oğlumla küçük gezintiler yaptık.Konyaaltı Belediyesinin düzenlemiş olduğu 16. Konyaaltı Karnavalını izlemek üzere 
Konyaaltı Kent Meydanına gittik ama aşırı kalabalık ve nemden dolayı gösterinin ancak başını izleyebildik.
Ferhat Göçer'in verdiği konseri izlemek için ne yazık ki bekleyemedik.
-------------------------------------------------------------------------
Yazları annem ve ablalarım memleketimiz olan Korkuteli yaylasına yazlamaya giderler.Biz de fırsat buldukça ailecek gideriz ya da yalnız başıma annemin yanına giderim.
Oraya teyzelerim de yazlamaya gittikleri için sık sık buluşurlar birbirlerinin evinde.Geçende ortanca ablamın evine toplanıyorlarmış, beni de çağırdı ablam.
Gezme olur da ben durur muyum, bindim arabaya gittim.

Hoş-beş, yeme-içme derken akşam üstü serinlikte bahçeye yayılıp sohbeti koyulttuk.Nikon D300 'ümü garantisi dolmadan bir bakım yaptırayım diye gönderdiğim için
mecburen küçük makinayla çekim yapmaya çalıştım.Ama aşırı rüzgardan dolayı kelebeği net çekemedim.
-------------------------------------------------------------------------
Netice olarak aylaklık ettiğim yaz günlerini bu şekilde geçiriyorum :))

5 Ağustos 2010 Perşembe

YAZLIK KOLYELER

Fotoğrafa merak sarmadan önceki yıllarda yaptığım takıların içinden yaz günlerinde kullanılabilecek modelleri seçip kolajladım.O kadar emek çekip yaptım ama konu takıp takıştırmaya gelince ne yazık ki Antalya'nın sıcakları engel oluyor.
 Bu nedenle dolap bekliyorlar kendileri :)

1 Ağustos 2010 Pazar

YAKUP HAPYAN

Bugünkü misafirim Sayın Yakup Hapyan.Biz fotoğrafçılar onu "uzaklar" adıyla tanıdık.Ama yakından tanıyanlar (onların arasında ben de varım) onun ne kadar naif ve cana yakın biri olduğunu bilirler.Bazen uzaklarda bazen de yakınlarda çektiği izlenesi fotoğraflarıyla bizleri hayran bırakıyor.Sol üstte gördüğünüz fotoğrafı Olympos'tan.

Yandaki fotoğrafta İstanbul'luların yakından bildiği III.Ahmet Çeşmesi var.Nette araştırdığınız zaman bu çeşmenin pek çok fotoğrafıyla karşılaşabilirsiniz ama aynı tadı verir mi bilemem.
Solda görmüş olduğunuz fotoğrafı ise uzaklarda yani Hindistan'ın batı sahillerinde çekmiş.Balıkçıların denize yansıyan görüntüleri fotoğrafa daha da güzelleştirmiş.


Sağdaki fotoğrafta da Ayasofya Camiinin iç mekanı bütün haşmetiyle insanı kendine çekiyor.



Fotoğrafın altındaki açıklamada belirtilmemiş ama sanırım bir kilisenin iç mekanı olsa gerek.Beni en çok etkileyen tavandaki pencereden süzülen gün ışığının verdiği keyif.



Diğer fotoğraflarına ulaşmak için Fotokritik.Com'daki portfolyosunu ziyaret etmeniz gerekiyor.
Pazar gününü güzel geçirmeniz dileklerimle :)